30 Temmuz 2010 Cuma

YUVARLAĞIN KÖŞELERİ

Aşka gönül ile düşersen yanarsın.
Zeka ile düşersen kavrulursun.
Akıl ile düşersen çıldırırsın.
Duygu ile düşersen gülünç olursun.
...Aşka düşmezsen kalabalığa karışırsın, ezilirsin.
Sersem sersem bakınıp durma bir yol seç.

*Özdemir ASAF*

!!AŞK!!

gece
alınyazımı sakla
büyüsün aya üfle.

gece
ey gece.
mil çek gözlerime
gizle ayıbı günahı.

kaç aşka yorgan oldun
kaç aşka yataklık etti yüreğin?
kaç masal mutlu bitti, söyle!
kim çıktı kerevete,
kim murada erdi?

gece
ey gece, sürme!
sürme, zifiri korkuları gözlerime.

gece çoğul aşklara gebe
bense tek aşkın yeniği
yüreğimde güve kelebeği.
kaç hayat sığdırdın bir ömre?
kaç ayna istersin,
yansıtsın seni?
söyle!
sen aynı yüz oldukça.
kırk aynalı odada çılgın nergis
can çekişmede.

gece
ey gece!
sürme!
sürme yarama elini.

neresinden bakmalı,
neresinden tutmalı?
iğneli beşikte beledim
kanar bedenim
ne yana dönsem
iler tutar yanı yok
aşk acılarını silkeledim
delik deşik gömleğim.

gece
ey gece!
bakma!
bakma içime!

bakma, aşkı yazar kalemim
elim ermez dilim varmaz
sana kötü demeye.
aşk yakışıyor şiire,
onur bir de...
aşk masal
gerisi gece...

ey gece
sür!
sür gözüme ağuyu
dilime suskuyu.
bende misin değil misin?
hangi rüzgarın peşindesin?
nerede kaçışın?
nerede çağırışın?
ne seninle ne sensiz
ey aşk!

gece
vur yüzüme
yalnızlığımı
düşsün eteğime
gün doğunca

tutundum sana
ey aşk!

bakma içime
gece!

Nurdan Ünsal

......DENİZİN VE TOPRAĞIN KOKUSUNU GETİRDİM....



Ellerim gözlerim kelepçelerde

Sevda çöllerinde

Geçiyor aylarım yıllarım gecelerim

Sevda zindanlarında



Yeter ki sen sev beni

Yeter ki inan bana



Varlığın dilimde bir yudum su

Sevda çöllerinde

Hayalin serabın yeterdi bana

Sevda zindanlarında



Yeter ki sen sev beni

Yeter ki inan bana

 
 
........................
 
En güzel sesten dinledim bu şarkı sözlerini akşam üzeri... Tüm kalbimle, bedenimle hissettim... Aşk süzüldü damarlarımdan...Sonra yağmur eşlik etti yollarımıza....Yaz yağmuru sonrası denizin ve toprağın kokusunu çektim içime..Hırçınlıkla gelip, sahile vurunca sakinleşen dalgaların sesini dinledim. 
Özlemlerimi hissetsemde, hayatı çektim içime....
İyiki sen varsın yanımda...
İyiki tutuyorsun elimi!





26 Temmuz 2010 Pazartesi

.........!Mutluluk Adımları!........


Bu sabah yeni bir hayatın başlangıcına uyandık! Dün ablamın nikahı vardı. Ablam evlendi. İnanamıyorum. Henüz daha olayın farkına varamadık.
Hafta sonumuz tamamen alışverişle geçti. Yaz dönemi hem bizim ailemiz hem de Mehmet in (ablamın eşi:)) ailesi için yoğun bir dönem oluyor. Bağ bahçe işleri iki tarafında var.  Bu yüzden yazın işler birken ikiye çıkıyor. Herşey daha bir telaşlı oluyor.İş güçten vakit bulamıyoruz.

Ablam dışında biz hazır değildik. Pazar günü nikah olucak ve Mehmetle ben (yoğun insanlar) daha hazır değildil. Cumartesi günü sevgili eniştem ablam ve ben bütün hazırlıklarımızı tamamlamamız gerekiyordu. Mehmet in daha takımını seçememiştik. Tabi birde ben ablamın nikah şekerlerini son güne bıraktığım için onlarını hazırlamam gerekiyordu. Dükkanda tek başıma kalakaldım. Yardımcımı arıyorum telefonu cevap vermiyor, deli olucaktım. Hani en luzumlu zamanda kimseye ulaşamazya insan. Aynen öyle oldu, iş başa düştü ve kolları sıvaıdm:) Saat 3 giibi bitti, nihayet. Hemen koştur koştur eve bıraktım onları sonra ablamların yanına. Ama saat bayağı ilerlemişti. 16:00-16:30 gibiydi ve ben açlıktan ölecek gibiydim . Kahvaltı yapıcak zaman bulamamıştım. Arada nikah şekerlerinden mideye indirdim ki beni ayakta tutsun diye. Birkaç mağaza dolaştık ve bir türlü karar veremiyorduk. Ben artık açlıktan düşünemez hala gelmiştim ki kendimi ilk gördüğüm restorana atıverdim. Yemek esnasında Haşim ve Murat geldiler. Masamız şenlendi. Dopingimizi aldıktan sonra arabaya hepberaber atlayıp başka yerlere bakmaya karar verdik. Avcılarda aradığımızı bulamadık.Ben elbisemi almıştım ama henüz ayakkabılarımı alamamıştım. Tabi burda önemli olan gelin ve damattı. Onların işlerini biran önce halledip kendime bakmalıydım. Çevredeki bütün AVM leri gezdik ama hala kararsızdık. Ve artık hepimiz strese girmiştik. Ah sonunda yüzümüz güldü ve takımlar hazırlandı. Ama daha bitmemişti. Ve saat 21:00 di. Ben saati farkeder etmez hemen onların yanından ayrıldım. Biran önce ayakkabımı bulmalıydım. Daha önce Fatihte beğendiğim bir ayakkabıyı almak istiyordum. Diğer bütün Avcılar ve çevresindeki bütün şubeleri gezmeme rağmen ya numarası ya rengi kalmamıştı. O sırada Fatih imdadıma yetişti. Hemen arabaya atlayıp Bakırköye gittik. Birkaç AVM de orda gezdik. Ama yok yok. Ve zaten mağazalarda kapanmak üzereydi. Boynum bükük geri döndüm ablamların yanına. Ve şaka gibi onlar ben giderken gömlek seçiyorlardı , geldim hala seçiyorlar. Onlara yaptıklarımı anlatınca hem bana hem de kendi hallerine şaşırıp kaldılar.:)
Evet artık eve dönebilirdik. Evdede misafirler vardı. Biraz da onlarla hoşbeş edip uyumaya çekildik.

Sabah kalktığımda herkes çoktan kalkmıştı. Daha saat 07.00 idi.  Kaçta yattıkkki  hemen kalkıyoruz diye isyanlarda uyandım.  Hemen kahvaltımızı yapıp, Konyadan gelen misafirlerle kuaföre gittik. Ama yine gecikmiştik. Ve benim ayakkabılarım ortada yoktu. Tabi aşkım benim için sabah kalkıp fatihe ayakkabılarımı almaya gitmiş, bana getirdi :))  Kuaförde makyajlar yapıldı, saçlar yapıldı. Ablam yine göz kamaştırıyordu. Büyüleyici güzelliği yine herkesi hayran bıraktırdı kendine.

Saat 12:30 du ve nikaha az kalmıştı. Son 10 dk. kala nikah salonuna geldik. Ablamı o masada görünce çok duygulandım, onun için dua ettim. Nikah kıyılırken gözyaşlarımı tutamadım. İnşşalh çok mutlu olur. Onun için herşeyin hayırlısını diliyorum Allahtan.
Hee buarada nikah şekerlerimiz ve benim nikah çikolatalarım göz kamaştırdı. Aslında herşey tam istediğim gibi olamadı. Çok hazırlık yapmıştım. Ama koşturmaktan ilgilenemedim. Buyüzden nikahtan sonra biraz kızdım.:))
Nikahtan sonra tabiki hepberaber eve geldik. Çünkü uzak yoldan gelenler vardı.Ve acıkmıştık artık. Yemekler yendi, sofralar peşpeşe kuruldu. Akrabalar kaynaştı. Aslında gençler olarak hepberaber yerimizi ayırtmıştık kutlamaya gitmek için ama misafirler çok kalabalık olunca koşturmacalardan, tebriklerden bir türlü kaçamadık. Yinede güzeldi. Ve çeyiz çıkma zamanı geldi. Ev sanki iki katına büyüdü. boşalınca. Çeyiz indirildi. Sohbetler edildi. Artık konyadan gelenlerin dönme vakti geldi. Ablam henüz konyaya gitmedi ünyedeki düğünden sonra evine gidecek. Resmi olarak evliler ama artık düğüne biraz zaman var. En azından bizim bu fikre alışmamız için zaman yardımcı olacak. Uzak bir şehire gitmesi bizi üzüyor. Ben şimdiden bu kadar hüzünlü olacağımı düşünmüyordum.

Herkesin hakkında hayırlısı olması dileğiyle.. Herkesin mutlu olması dileğiyle..Dua ile..

Yıllar sonra bu yazıyı okuduğumda neler hissedeğim?......:) Anımsayacağım o günü.. Yine ne günlerdi diyeceğiz... Zaman çok çabuk geçiyor.. Sayılı günler... Bir gün öncesinde artık olsada bir rahatlasak diyorduk şimdi bir gün sonrası...Zamanı beklemek bazen çok zorken bazen de dönüp baktığında hatıralarda kalmış....

Ahh duygusala bağlamadan ben iş başına döneyim.. Malum bugün pazartesi ve ben her nekadar kolum kalkamayacak kadar yorgun olsamda işbaşına dönmem gerek..:)) Bu yaz hep böyle koşturmacalı geçecek. Bir tatile ihiyacım var.. Güneş, deniz, eğlence,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, Bekle beni..



Herkese Mutlulular,,,,,,,
Mutlu Başlangıçlar,,,,,,,,
Her şey gönlümüzce olması dileği ile....
Sevgilerr....

15 Temmuz 2010 Perşembe

ÇOK GÜZEL ŞEY...

Yaşamak güzel şey doğrusu
üstelik hava da güzelse

hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa birde
...
hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın

yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dünyada

iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan

üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey,

Çok güzel şey doğrusu!

"MELİH Cevdet ANDAY"

14 Temmuz 2010 Çarşamba

BİLMELİSİN Kİ.......!

Bilmelisin ki… Bilmelisin ki …


Duvarda asılı diplomalar insanı insan yapmaya yetmez.



Bilmelisin ki …

Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa,

anlam yükü o kadar azalır.




Bilmelisin ki …

Karsındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında

çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.



Bilmelisin ki …

Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.

Gerçek aşkların da!



Bilmelisin ki …

Tecübenin kaç yasgünü partisi yaşadığınızla ilgisi

yok,

ne tür deneyimler yaşadığınızla var.



Bilmelisin ki …

Aile hep insanın yanında olmuyor.

Akrabanız olmayan insanlardan ilgi,sevgi ve güven

öğrenebiliyorsunuz.

Aile her zaman biyolojik değil



Bilmelisin ki …

Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da

ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.



Bilmelisin ki …

Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.

Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.



Bilmelisin ki …

Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin

için dönmesini durdurmuyor.



Bilmelisin ki …

Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.

Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz



Bilmelisin ki …

İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini

sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri

anlamına gelmez.



Bilmelisin ki …

Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.

Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.



Bilmelisin ki …

sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar

sürüyor.


o_O

Merhaba sevgili bloğum..
Bir haftadır çok yoğun olduğuum işlerimi toparlamış ve kendimde biraz olsun hafiflemiş durumdayım.. Bu hafta çok sıkı geçti.. Bir yandan siparişlerimi aldım, bir yandan takiplerimi yaptım, elemanlara laf anlatmakla uğraştım, bir yandan da hesap kitap işleri çok yoğundu. Ama hiç yorucu değildi:)  Her ne kadar şurda üç beş kelime yazacak kadar vakit bulamasam da halimden şikayetçi değilim:)
Bu koşturmacanın arasında uzun zamandır ihmal ettiğim bazı şeyleri de hatırladım ve yavaş yavaş onlara da geri dönüş yapmaya çalışacağım. Mesela uzun zamandır kitap okumayı ihmal ediyorum yaklaşık 3 aydır sevgili kitaplarımdan uzağım. Kitap okumak hayatımın bir parçası olmuştur her zaman benim için . Özellikle üniversite yıllarımda  haftada 5-6 kitap okuyabiliyordum. Şimdi de en azından akşamları ve hafta sonları kitap okuyabilmem lazım. Hayalimdeki evimde, kitap okuma odasına kitaptan duvarlar inşa edebilmem için bol bol okumalı ve kitap alışverişi yapmalıyım..:)
   Geçen hafta da üsküdar sahilinde hem sanatkar hem de sanatının eğitimini veren değerli bir hocayla tanışma fırsatım oldu. Cahilliğimden mi biliyorum ama ilk kez filografi sanatını öğrendim.-Utanıyorum, çok cahilim- Çok güzel sanat eserleri ortaya çıkmış. Eğitim verdiklerini söyledirler. malesef üsküdara gitmek benim için çok zor olacağı için değerli bir hocadan ders alma fırsatını kaçırdım. Ama bu benim bunu öğrenmeyeceğim anlamına gelmiyor tabi ki :) En yakın zamanda malzemelerimi alıp araştırmalarıma başlayacağım:) Resim çizme kabiliyetime güvenerekten bu yola baş koydum:) İnşallah en kısa zamanda yaptıklarımın fotoğraflarını buraya kayabilme şansım olur:)
   Tabii bu çalışmaları yapabilecek zamanı bulabilmem için yapabileceğim tek şey daha az uyumak olacak. Aslında çokda fazla uyuduğumu söyleyemem -pazar günleri hariç- ama yinede daha dikkat etmem lazım. Zaten uykunun bir insana hiç bir faydasıolduğunu söyleyeni duymadım. Ayrıca bazı araştırmaları okuyunca insan kendini bir irkiyor. Bir insan ortlama yaş sınırına göre ömründe sadece 10 yıl verimli bir hayat sürebiliyormuş.  ‘60 yıl yaşadığı varsayılan sıradan bir insan, ömrünün 15 yılını çocuklukta, 15 yılını ıvır zıvır işlerde, 20 yılını da uykuda geçirmektedir ki bu hesapla geriye 10 yıl kalır. Ancak bu aynı sıradan insan, 8 saat yerine 4 saat uyursa, ömrünün sadece 10 yılını uykuda geçirecek ve böylece 10 sene daha fazla yaşamış olacaktır.

Bunu başardığında ise sıradanlığı sona erecek ve sıradışı başarılar elde edecektir... Çünkü sıradışı başarılar elde eden insanlar, tüm başarılarını bu ikinci 10 yıla borçludurlar. Keops , Da Vinci, Edison, Newton, Dostoyevski, Armstrong gibi...’

Hayat ne çabuk geçiyormuş değil mi? Birkaç cümle ile ifade ediliyor. Çok acı verici bir şey aslında bu. Biran önce kendimizi toparlayıp hayatı ertelememeliyiz.
Evet HAYAT bizi bekliyor.
Daha yapılacak çok şey var!!!:)))
HAYDİ KALK!

Geçen Haftadan Kalanlar...